Abdest hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır.
Bu şekilde maddî kirlerden arınarak Rabb’inin huzuruna çıkan mü’min, aynı zamanda manen de temizlenir, kalp ve ruhunu günah paslarından arındırmış olur. Sünnet üzere abdest alınınca günah ve hataların nasıl giderildiğini Peygamber Efendimiz (a.s.m.) bir hadis-i şerifte şöyle ifade etmektedir:
“Abdest alırken ağzına ve burnuna su veren kimsenin ağız ve burnuyla işlemiş olduğu hataları çıkıp gider. Yüzünü yıkadığı zaman, yüzünden; hatta iki göz kapakları arasından günahları çıkar. Ellerini yıkadığı vakit eliyle işlemiş olduğu hataları ellerinden dökülür. Başını mesh ettiğinde hataları başından; hatta kulaklarından ayrılır. Ayaklarını yıkadığı zaman ayaklarıyla işlediği hataları ayaklarından; hatta tırnaklarının arasından çıkar.”
Böylece abdestten sonra insan her yönüyle ter temiz olur. Küçük günahlarından böylece kurtulan Müslüman, namazdan sonra tövbe istiğfar edip Allah’ın rahmetine sığınmasıyla da büyük günahlarından kurtulur. Hatta abdestin geçmişte işlenen diğer günahlara da kefaret olduğunu bizzat Peygamberimiz haber vermektedir:
“Kim benim gibi abdest alırsa geçmiş günahları affolunur.”
Abdestin inşallah sevabı ve güzel neticeleri de çok parlaktır. Bir kere ab- destli olarak vefat eden mü’min manen şehit sayılmaktadır. Mahşerde Peygamberimiz (a.s.m.) tarafından kolayca tanınacak ve şefaatine mazhar olabilecektir. Bu hususta sahabilerle Peygamber Efendimiz arasında şöyle bir sohbet geçer:
Ebu Hureyre anlatıyor:
“Resulullah (a.s.m.) küçük bir mezarlığa uğradı şöyle dedi: ‘Ey mü’min- ler topluluğunun diyarı! Allah’ın selamı sizin üzerinize olsun. İnşallah biz de size kavuşacağız. Kardeşlerimizi görmekten dolayı sevindim.’
Sahabiler: ‘Ya Resulallah, biz sizin kardeşleriniz değil miyiz?’ dediler.
Resulullah (a.s.m.): ‘Siz benim ashabımsınız; kardeşlerim ise henüz daha gelmediler. Ben onları Kevser Havuzu’nda bekleyeceğim’ buyurdu.
Sahabiler: ‘Ya Resulallah, ümmetinizin sizden sonra gelecek olanlarını nasıl bileceksiniz?’
Resulullah (a.s.m.): ‘Düşünün, bir adamın birçok at içinde alırı beyaz, ayaklarında seki olan bir atı olsa o atını tanımaz mı?’ diye sordu.
Sahabiler: ‘Evet, tanır’ dediler.
O zaman Resulullah (a.s.m.) şöyle buyurdu: ‘İşte onlar abdest sebebiyle kıyamet günü alınları ve abdestte yıkadıkları uzuvları parlayarak gelecekler. Ben ise onları havuz başında bekleyeceğim/”
Abdest, mü’minin manevî bir silahı, onu görünmeyen düşmanlarından koruyup kollayan kudsî bir kalkan olması yarımda aynı zamanda imanın da bir alametidir. “Abdestin ikmali, tam olarak alınması, imanın yarısıdır”105 buyuran Sevgili Peygamberimiz, birçok ibadetlerin başlangıcı olan abdestin Müslüman’ın hayatındaki eşsiz yerini ifade etmiştir.
İşte daha bunlar gibi pek çok faydası olan abdest, hayatımızın ayrılmaz bir parçası ve en değerli bir meşguliyetidir.