Abdeste engel olan ve engel olmayan haller nelerdir?
Abdestte yıkanması gereken yerlere hamur, mum ve bir tabaka oluşturan, altına suyun geçmesine imkân vermeyen boyalar abdeste engeldir. Bunların giderilmesi gerekir. Ancak boyacıların tırnaklarında bulunan boyaların giderilmesi zor oluyorsa boyanın ürnak altında bulunması abdesti- ne zarar vermez.
Tarla, bağ ve bahçe işlerinde çalışan kimselerin ve bazı meslek sahiplerinin işi gereği olarak tırnaklarmda bulunan kirler abdeste engel olmaz. Tırnak altında hamur bulunan fırıncının durumu da böyledir.
Bir tabaka oluşturmayan mürekkep, kına ve tükenmez kalem boyası abdeste engel olmaz.
Abdest organlarından birisinde yara veya yarık bulunur da su dokununca zarar verecekse yaralı kısım yıkanmaz, sadece ıslak elle mesh edilir. Islak elle mesh etmek de zarar verecekse hiçbir şey yapılmadan terk edilir. Eğer yaralı bölge sargılı ise sadece sargı bezinin üzeri mesh edilir, geri kalan yerler yıkanır. Elinde veya ayağında olan bir yarıktan dolayı merhem kullanan bir kimse abdest aldığında, su merhemin altına geçmemişse ve yaraya zarar verecekse abdest tamamdır; fakat suyun dokunmasından dolayı bir zarar vermeyecekse merhemin altına suyu ulaştırmak gerekir.
Elinde veya ayağındaki bir yaradan dolayı merhem kullanan bir kimsenin abdest alırken suyu merhemin altına geçirmesi gerekir. Fakat bu durumda su yaraya zarar verecekse öylece bırakır. Çünkü abdesti tamamdır.
İyileşerek kabuk bağlamış olan bir yara tamamen kurumamışsa kabuğu soyup altını yıkamak gerekmez. Bu hal abdeste engel olmaz. Fakat yara iyileşmiş, kabuğu koparıldığı zaman da acı duyulmayacaksa kabuğu koparıp altını yıkamak gerekir.
Arasına su geçmeyecek şekilde birbirine bitişik olan parmaklar açılarak aralarının yıkanması gerekir. Uzunluğundan dolayı parmak uçlarını örten tırnakların altının yıkanması gerekir.
Uzman ve dindar bir doktor, gözü ağrıyan kimseye abdest alırken gözüne su temas ettirdiği takdirde zarar göreceğini söylerse bu kimse gözü iyileşinceye kadar gözüne su dokundurmaz. Abdesti o şekilde alır.
Abdest alırken veya abdestten sonra yıkanması gereken bir azayı yıkayıp yıkamadığında tereddüde düşen kimse böyle bir halle çok az karşılaşıyorsa o azasım yıkayarak şüphesini giderir. Fakat bu gibi şüpheyle sık sık karşılaşıyorsa bu vesveseye hiç rağbet etmez. Böylece şüphe ve vesvesenin yayılmasını önlemiş olur.
Abdestli olduğunu yakinen bildiği halde kendisinde abdesti bozacak bir halin bulunduğunda şüpheye düşen kimse bu vesveseye yine aldırmaz. Bu şüphe abdeste zarar vermez. Fakat kendisinde abdesti bozacak bir şeyin meydana geldiğini yakinen bildiği halde, sonradan abdest alıp almadığında şüphe etse bu durumda artık abdestsiz sayılır. Bu her iki meselede kesin kanaat ve yakinen bilgi şüphe ile ortadan kalkmaz. “Yakın, şek ile zail olmaz” cümlesi fıkhî bir kuraldır…