Dini Konular

Abdeste engel olan ve engel olmayan haller nelerdir?

Abdeste engel olan ve engel olmayan haller nelerdir?
Written by admin

Abdeste engel olan ve engel olmayan haller nelerdir?

Abdestte yıkanması gereken yerlere hamur, mum ve bir tabaka oluştu­ran, altına suyun geçmesine imkân vermeyen boyalar abdeste engeldir. Bunların giderilmesi gerekir. Ancak boyacıların tırnaklarında bulunan bo­yaların giderilmesi zor oluyorsa boyanın ürnak altında bulunması abdesti- ne zarar vermez.

Tarla, bağ ve bahçe işlerinde çalışan kimselerin ve bazı meslek sahiple­rinin işi gereği olarak tırnaklarmda bulunan kirler abdeste engel olmaz. Tırnak altında hamur bulunan fırıncının durumu da böyledir.

Bir tabaka oluşturmayan mürekkep, kına ve tükenmez kalem boyası ab­deste engel olmaz.

Abdest organlarından birisinde yara veya yarık bulunur da su dokunun­ca zarar verecekse yaralı kısım yıkanmaz, sadece ıslak elle mesh edilir. Is­lak elle mesh etmek de zarar verecekse hiçbir şey yapılmadan terk edilir. Eğer yaralı bölge sargılı ise sadece sargı bezinin üzeri mesh edilir, geri ka­lan yerler yıkanır. Elinde veya ayağında olan bir yarıktan dolayı merhem kullanan bir kim­se abdest aldığında, su merhemin altına geçmemişse ve yaraya zarar vere­cekse abdest tamamdır; fakat suyun dokunmasından dolayı bir zarar ver­meyecekse merhemin altına suyu ulaştırmak gerekir.

Elinde veya ayağındaki bir yaradan dolayı merhem kullanan bir kimse­nin abdest alırken suyu merhemin altına geçirmesi gerekir. Fakat bu du­rumda su yaraya zarar verecekse öylece bırakır. Çünkü abdesti tamamdır.

İyileşerek kabuk bağlamış olan bir yara tamamen kurumamışsa kabuğu soyup altını yıkamak gerekmez. Bu hal abdeste engel olmaz. Fakat yara iyi­leşmiş, kabuğu koparıldığı zaman da acı duyulmayacaksa kabuğu koparıp altını yıkamak gerekir.

Arasına su geçmeyecek şekilde birbirine bitişik olan parmaklar açılarak aralarının yıkanması gerekir. Uzunluğundan dolayı parmak uçlarını örten tırnakların altının yıkanması gerekir.

Uzman ve dindar bir doktor, gözü ağrıyan kimseye abdest alırken gözü­ne su temas ettirdiği takdirde zarar göreceğini söylerse bu kimse gözü iyi­leşinceye kadar gözüne su dokundurmaz. Abdesti o şekilde alır.

Abdest alırken veya abdestten sonra yıkanması gereken bir azayı yıka­yıp yıkamadığında tereddüde düşen kimse böyle bir halle çok az karşılaşı­yorsa o azasım yıkayarak şüphesini giderir. Fakat bu gibi şüpheyle sık sık karşılaşıyorsa bu vesveseye hiç rağbet etmez. Böylece şüphe ve vesvesenin yayılmasını önlemiş olur.

Abdestli olduğunu yakinen bildiği halde kendisinde abdesti bozacak bir halin bulunduğunda şüpheye düşen kimse bu vesveseye yine aldırmaz. Bu şüphe abdeste zarar vermez. Fakat kendisinde abdesti bozacak bir şeyin meydana geldiğini yakinen bildiği halde, sonradan abdest alıp almadığın­da şüphe etse bu durumda artık abdestsiz sayılır. Bu her iki meselede kesin kanaat ve yakinen bilgi şüphe ile ortadan kalkmaz. “Yakın, şek ile zail ol­maz” cümlesi fıkhî bir kuraldır…