Adetliyken oruç tutulabilir mi?
Oruç tutmazlar
Adet gören veya lohusa olan kadının oruç tutması da caiz olmayıp haramdır. Bu oruç, gerek farz veya vacip oruç, gerekse nafile olsun aynıdır. Oruçlu iken bu hallerden birisi ile karşılaşan kadının orucu bozulmuş olur. Bunun için oruçlu imiş gibi durup beklememesi lazımdır. Bir şey yiyip içmeden o günü oruçlu geçirmek harama benzeme sayıldığından yine haramdır.
Bununla birlikte namazdan farklı olarak tutulamayan oruçların temizlendikten sonra kaza edilmesi gerekir. Niyet edilerek başlanmış olan farz veya nafile olan oruçlar da bu vesile ile bozuldukları takdirde sonradan kaza edilmesi gerekir.
Namazın kaza edilmeyip orucun kaza edilmesinin bir hikmeti, Ramazan orucu sadece yılın bir ayım almaktadır. Adeti Ramazan ayma rastlayan kadın ise sadece birkaç gün oruç tutamamaktadır. Kazaya kalan bu oruçların tutulmaları ise fazla güç ve zahmetli olmamaktadır. Nifas hâli ise her zaman Ramazan’a rastlamaz. Lohusalık hâlinde kazaya kalan oruçları tutmak da insana büyük bir külfet getirmemektedir. İradesini kullanan takva ehli kadınlar kazaya kalan oruç borçlarını bir an önce tutmaya gayret ederler.
Kur’an okumazlar
Hayız ve nifas hâlinde bulunan bir kadın Kur’an niyetiyle Kur’an-ı Ke- rim’den bir ayet dahi okuyamaz, bu haramdır. Ancak zikir ve duaya dair ayetleri sadece dua ve zikir kastıyla okuyabilir, bu caizdir. Mesela Fatiha ve Ayete’l-Kürsi’nin dua niyetiyle okunması, “Rabbena âtina…” duasını, bir ölüm haberi duyulduğunda “İnnâ lillah!..” ayetini, bir iş yapmaya başlarken “Bismillahirrahmanirrahim”i, şükür maksadıyla “Elhamdülillah”ı söyleyebilir. Bu örneklerden başka Kur’an-ı Kerim’de bulunan dua ve zikir manasındaki ayetlerin okunması bu niyeti taşımak şartıyla caizdir.
Yine bu iki halde bulunan kadının Kur’an-ı Kerim’i birisine öğretmek, ezberletmek gayesiyle kelime kelime veya heceleyerek okuyup öğretmesi caizdir. Çünkü bu okuyuş, Kur’an okuma sayılmamakta, tamamen öğretmeye yönelik bir okuma şeklidir.134
Âdet gören ve lohusa hâlinde bulunan bir kadının Kelime-i Şehadet, Ke- lime-i Tevhid ve benzeri zikir ve teşbih kelimelerini söylemesinde, istiğfarda bulunmasında, çeşitli şekillerde dua etmesinde, salâvat getirmesinde de bir mahzur yoktur. Bunları okumakla sevabını alır. Böylece ibadet saatlerini değerlendirmiş olur.
Kur’an’a el sürmezler
Hayız ve nifas hâlindeki kadının Kur’an-ı Kerim’e, yani Mushaf’ın kendisine veya başka yerde yazılı bulunan bir ayete el sürmesi, dokunması, eline alması caiz değildir. Üzerinde bir ayet yazılı bulunan levha, para ve kart gibi şeyleri de bu halde iken ele alması haramdır. Mushaf’ın yazılı olan yerlerine olduğu gibi yazılı olmayan beyaz kısımlarına, cildine ve kapağına da el süremez.
Ancak, Kur’an-ı Kerim kendisine yapışık olmayan mahfaza, çanta, kap ve kutu gibi bir şey içinde bulunursa bunlara dokunmasında, ele almasında ve yine içinde Kur’an-ı Kerim bulunan sandık, bavul gibi şeyleri tutup kaldırmasında bir mahzur yoktur. Kur’an-ı Kerim’i bulunduğu yerden alıp kütüphane, raf gibi başka bir yere koymak gerektiğinde temiz bir bezle tutup taşımalıdır, bu caizdir.
Kur’an-ı Kerim’in dışında tefsir, hadis ve fıkıh gibi dinî kitapların hayız ve nifas hâlinde iken ele alınması İmam-ı Âzam’a göre caizdir. Ancak bu kitapların içinde bulunan ayetlere el sürülmemesi lazımdır.135 Bunun için âdet gören bir kadın Kur’an okuyamamakla beraber, dinî kitapları alıp okuyabilir. Yalnız ayetlere el sürüp okuyamaz.
Bununla beraber açık bulunan Kur’an-ı Kerim’e bakmak, okumadan gözle takip etmek ve okunan Kur’an’ı dinlemek mekruh değildir. Gerek bizzat okuyandan, gerekse teyp, radyo ve televizyon gibi aletlerden olsun, okunan Kur’an dinlenebilir. Yine bu halde iken müezzine icabet etmek, yani müezzinin söylediklerini tekrar etmek de caizdir. İçinde Yasin, Fetih ve Mülk gibi surelerle birlikte birtakım dualar bulunan ve “En’am-ı Şerif” olarak bilinen küçük kitaplara ve Kur–an cüzlerine de el sürülemez. Bunlar diğer dinî kitaplara benzemez, “Kur–an” olarak değerlendirilir.