Allah’ın isimleri nasıl okunur?
Kâinattaki her varlık bir eserdir. Sanatlı ve hikmetli şekilde yapılmıştır. Hangisine baksak, üzerinde, onu yapan sanatkârın çeşit çeşit isimlerini okuyabiliriz.
Bir kelebeğin kanatlarına bakalım, desenlerine dikkat edelim. Nasıl tanzim edilmiş, şekiller verilmiş, renklendirilmiş. Besbelli onu yapan sanatkâr mükemmel bir tanzim edicidir. Bu aynadan baktığımızda O’nun Munazzim ismini okuruz.
Besbelli ki onu yapan sanatkâr geometrik şekilleri mükemmel tarzda takdir edip yerli yerine koyan bir zattır. Bu aynadan baktığımızda O’nun Mukaddir ismini okuruz.
- Besbelli onu yapan sanatkâr, yaptığı eserlere güzel suretler verir. Bu aynadan baktığımızda O’nun Musavvir ismini okuruz.
Sonra bu kelebek kanadı, onu havaya bindirip uçuracak şekilde yapılmış, kaslarla, sinirlerle onun vücuduna ve minik beynine bağlamış. Besbelli ki onu yapan sanatkâr ilim ve hikmet sahibidir. Bu aynadan baktığımızda O’nun Alîm ve Hakîm isimlerini okuruz.
Bu kelebeğin kanadı canlı bir vücudun parçasıdır. Besbelli ki onu yapan sanatkârın kendisi de hem hayat sahibidir hem de hayat verebilecek güçtedir. Bu aynadan baktığımızda O’nun Hayy ve Muhyî isimlerini okuruz.
Kelebeğin kendine göre bir görme kabiliyeti vardır. Besbelli ki onu yapan sanatkârın kendisi hem görür hem de eserine görme kabiliyeti verir. Bu aynadan baktığımızda O’nun Basîr ismini okuruz.
Bu kelebek kendisine verilmiş duyuları, âletleri ve kabiliyetleriyle uçar, çiçek çiçek gezer, türlü nimetlerden istifade eder. Besbelli ki onu yapan sanatkâr ona ikramlarda bulunur. Bu aynadan baktığımızda O’nun Kerîm ismini okuruz.
İşte tek bir kelebek kanadı, üzerinde taşıdığı sanatlarla, karşımıza bir kitap sayfası gibi çıkar. Onda, sanatkârının nice isimlerini okuruz.
Her bir çiçek, her bir kuş, canlı cansız varlıklar, dağlar, taşlar, ağaçlar, denizler, gezegenler, yıldızlar, birer kitap sayfasıdır. Kendilerini yapan sanatkârın bin bir ismini üzerlerinde göstererek bize okuturlar. Bütün bu kâinatı yaratan O’dur. O’nu tanıdıkça O’na karşı sevgimiz de artar. Çünkü kudret ve hikmetiyle bizi yarattığı gibi rahmet ve şefkatiyle bizi yaşatan da O’dur.
Biz O’nun yarattığı ışığı O’nun yaratüğı gözle ve O’nun gösterdiği kadarıyla görürüz. O ise her şeyi görür. Görmek için ne göze ihtiyacı vardır, ne de ışığa. Çünkü onları yaratan O’dur.
Biz O’nun yarattığı sesi, O’nun verdiği kulakla, O’nun bize duyurduğu kadar işitiriz. O ise her şeyi işitir, işitmek için ne kulağa ihtiyacı vardır, ne de ses dalgalarına. Çünkü onları yaratan O’dur.
Biz O’nun yarattıkları hakkında, O’nun verdiği akılla, O’nun bize gösterdiği kadarıyla bilgi sahibi oluruz. O ise her şeyi bilir. Bilmek için öğren
meye ihtiyacı yoktur. Çünkü bizim bütün bilgi kaynaklarımızı yaratan O’dur.
Biz gökte tek bir güneşi görürüz. Fakat güneş, ışığıyla hepimizi birden kuşatır. Bizim yüzümüzü aydınlattığı gibi koca bir denizin yüzünde de parlar. Bir ağacın yaprağını ışıklandırdığı gibi bütün bir dünyayı da aydınlatır. Hiçbiri diğerine mâni olmaz.
Allah’ın yarattığı sayısız yıldızlardan biri olan güneş böyle bir kabiliyete sahip olursa Allah’ın isim ve sıfatları elbette hiçbir sınır tanımaz. O, bir anda her şeyi görür, her şeyi işitir, her şeyin dizginini elinde tutar, her şeyin yardımına koşar, herkesin duasına cevap verir, herkesin rızkını yetiştirir. Sınırsız kudretinin bir tecellisi, ölmüş yeryüzünü bir baharda diriltiverir. Sınırsız cemalinin bir tecellisi her mevsimi ayrı bir sofra yapıp dünyanın bütün nimetlerini önümüze serer. Sınırsız rahmetinin bir tecellisi insan ve hayvan cinslerinin bütün annelerini misilsiz bir şefkat hissiyle donatır.
Originally posted 2016-12-31 13:18:38.