Bir mezhepten diğer mezhebe geçilebilir mi?
Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Müslümanlar dört mezhepten birine bağlıdırlar.
Bir Müslüman hak mezheplerden birisine tâbi olur, ibadet ve muamelelerini o mezhebin hüküm ve içtihatlarına göre sürdürebilir. İslâmî hayatını bu mezheplerden birisine göre yapan bir Müslüman’ın ölünceye kadar aynı mezhepte kalması gibi bir mecburiyet yoktur. Bundan dolayıdır ki arzu ederse tamamen bir diğer hak mezhebe geçebilir. Mesela Şafiî Mezhebi’ne mensup olan bir kimse dilerse Hanefi Mezhebi’ne; Hanefi Mezhebi’ne mensup bir kimse de isterse Şafiî Mezhebi’ne geçebilir.
Ancak bir mezhepten diğer mezhebe geçen kimsenin, dini hayatının ve ibadetlerinin mükemmel olabilmesi için girdiği mezhebin meselelerini iyi bilmesi gerekir. Mesela bir Şafiî, Hanefi Mezhebi’ne geçiyorsa o mezhebe göre abdestin farzlarını, abdesti bozan halleri, namazın rükünlerini ve vaciplerini iyice bilmelidir. Bunları bilmeden geçecek olursa farkma varmadan ibadetini eksik yapıp hataya düşebilir.
Bir mezhepten diğerine tamamen geçmek mümkün olduğu gibi, kendi mezhebinde çıkış yolu bulamadığı bir mevzuda diğer mezhebin o husustaki içtihadına, görüşüne göre amel edebilir. Bu caizdir. Fakat bu taklit, keyfi ve nefisten gelen bir arzu ile olmamalıdır. Bir zaruret sonucu olmalıdır. Bir meselede kendi mezhebinden başka bir mezhebi taklit eden kimse şu hususlara dikkat etmelidir.
Birincisi; bir ibadet veya muamele başka bir hak mezhebe göre taklit edilecekse o ibadet veya muamelenin daha önce yapılmamış olması gerekir. Mesela Şafiî Mezhebi’ne mensup olan bir kimse namaza başlamadan önce hanımma eliyle dokunduğunu namazı kıldıktan sonra hatırlasa sonra da “Nasıl olsa abdestim Hanefi Mezhebi’ne göre tamamdır” deyip de o meselede Hanefi’ye tabi olsa namazı sahih olmaz.
İkincisi; taklit eden kimse her mezhepten kolayına geleni seçip ona göre amel etme gibi bir yola girmemelidir. Böyle bir hareket, farklı mezheplere göre birbirine zıt meseleleri bir arada yapmak sayılır ki buna “telfik” denir. Telfik ise caiz değildir. Mesela abdestini Hanefi Mezhebi’ne göre alan kimse niyet etmese abdesti tamamdır. Çünkü bu mezhebe göre niyet abdestin farzlarından değildir. Fakat bu kişinin aynı mezhebe göre başının dörtte birini mesh etmesi lazım gelirken, bu hususta Şafiî Mezhebi’ne uyarak başının dörtte birinden azını mesh ederse bu abdest tamamlanmış sayılmaz. Böyle bir davranış “telfik” sayılacağından caiz değildir.
Bununla beraber, her mezhebin azimete taalluk eden yönlerini taklit etmek bir takva işidir. Mesela Hanefi Mezhebi’ne mensup olan bir insanın eli hanımına dokunacak olsa abdesti bozulmaz; fakat Şafiî’ye göre bozulur. Bu insanın böyle bir meselede Şafiî Mezhebi’ni taklit ederek abdestini tazelemesi bir azimettir, bir takva işidir. Yine Şafiî Mezhebi’ne mensup olan bir insanın abdestini tazelemesi de aynı şekilde azimete girer.