Dinî hükümler nelerdir?
Dinen mükellef olan her insanın yapması gereken birtakım vazifeler vardır. Bunların bir kısmının yapılması emredilmekte, tavsiye edilmekte, bir kısmından da kaçınılması ve uzak durulması istenmektedir. Bunlara mükellefin işleri manasında “ef’âl-i mükellefin” denildiği gibi, dinî hükümler manasına gelen “ahkâm-ı şer’iyye” ismi de verilmektedir. Mükellefe ait işler ve hükümler sekiz kısımdır: Farz, vacip, sünnet, müstehab, mubah, haram, mekruh ve müfsit.
Farz
Dinimizce yapılması kesin ve açık delillerle emredilen iş ve vazifelerdir. Bu kesinlik hiçbir şekilde şüphe götürmeyen kitap, sünnet ve icmâ gibi delillerle sabit olmuştur.
Farz ikiye ayrılır: Farz-ı ayn, farz-ı kifâye.
- Farz-ı ayn
Mükellef olan her Müslüman’ın bizzat yerine getirmesi gereken dinî vazifelerdir. Beş vakit namazı kılmak, Ramazan orucunu tutmak gibi.
- Farz-ı kifâye
Mükellef olan her Müslüman’ın ayrı ayrı değil de dinî bir vazife olarak Müslümanlarm tamamı üzerine borç olan, fakat bir kısmının yerine getirmesiyle bütün Müslümanlardan sorumluluk hâlini kaldıran farzlardır.
Farz-ı kifâye olan bir ibadetin sevabı onu yapan Müslümanlara ait olduğu gibi, bundan haberleri olduğu halde terkinden gelecek günah ve mesuliyet de bütün Müslümanlarm üzerinedir.
Farz-ı kifâyeye örnek olarak cenaze namazı, okunmakta olan Kur’an-ı Kerim’i dinlemek, verilen selamı almak ve Kur’an’ı ezberlemek gibi ibadetler zikredilebilir.
Farzlar, bir ibadetin esas rüknü ve şartı olduklarından birisinin bilerek veya unutularak terki hâlinde o ibadet doğru olmaz.
Farz bir ibadetin farz oluşunu inkâr etmek, reddetmek -Allah korusun- kişinin dinden çıkmasına sebep olur. Bunun yanında bir farzın yerine getirilmesiyle de çok büyük sevap elde edilir.