Hz. Musa köy köy, şehir şehir dolaşıyor; insanlara Allah’ın dinini öğretiyordu. Derken günlerden bir gün Allah’ın, günah işlemekteki aşırılıkları ve ısrarları sebebiyle bütün halkını yaktığı köylerden birine yolu düştü. Köydeki suçlu suçsuz, genç ihtiyar bütün halkın yanmış olduğunu görünce çok şaşırdı.
“Ey Rabbim!” dedi. “Bu köyde yaşayanların arasında çocuklar, günahsız, suçsuz kimseler ve hayvanlar da vardı. Sadece suçluları ve günahkarları cezalandırabilecekken, böyle yapmayıp, tüm köyü cezalandırmışsın. Senin şefkatin ve acıman sınırsızdır ve sen tüm canlılara bu şefkatinle davranırsın. Sen işlerini bizim aklımızın eremediği yüksek bilginle yaparsın. Buna olan inancım tamdır. Fakat ben merak ediyorum; günahkar olanlarla birlikte masumları neden yaktın?”
Hz. Musa Allah’ın azabına uğramış bu köyde fazla oyalanmadan, yoluna devam etti. Bir müddet sonra yorulduğunu ve acıktığını fark etti. Hem bir şeyler yemek hem de yorgunluğunu üzerinden atmak için yol kenarında bir ağacın altına oturdu.
Ağacın hemen biraz ötesinde büyük bir karınca yuvası vardı. Çok çalışkan olan karıncalar, gruplar halinde çevrede dolaşıyor, kışlık yiyeceklerini arıyor ve bulduklarını yuvaya taşıyorlardı. Bunlar işçi karıncalardı. Allah onları çalışmaları için yaratmıştı. Bu nedenle durmadan çalışıyor, yorulmak nedir bilmiyorlardı. Her bir karıncanın ağzında kendinden boyca daha büyük bir yiyecek maddesi bulunuyordu.
Nasıl olduysa karıncalardan bir tanesi, ağacın altında dinlenmekte olan Hz. Musa’yı ısırdı. Hz. Musa öfkelendi. Yerdeki kurumuş odunlardan birini ateşte tutuşturdu. Karınca yuvasına geldi ve bütün yuvayı ateşe verdi. Hiçbir karınca kurtulamadı. Hepsi yanarak öldü.
Allah’ın Hz. Musa’ya bildirdiği din hükümlerine göre karınca yakmak günah değildi bu nedenle böyle bir cezalandırmaya başvurmuştu.
Bunun üzerine Allah ona şöyle seslendi.
“Ey Musa! Seni sadece bir tek karınca ısırmışken, sen bütün karınca yuvasını ateşe mi verdin? Bir karınca yüzünden koca karınca ülkesini, her an bana hamd eden, beni en güzel sözlerle öven bir toplumu yakıp yıktın, öyle mi?”
Bu yaşadıkları sonucunda Hz. Musa bir şey öğrenmiş oldu. Suçlular ile beraber olanlar, kendileri suçsuz olsalar bile, onlarla beraber oldukları için suçlularla aynı cezaya uğrarlar. Suçluların başına gelen felaket onları da içine alır. Ancak Allah ahiret gününde suçlularla suçsuzları birbirlerinden ayıracak, her birine hak ettiğini fazlasıyla verecektir.