Ahmet bey herkes tarafından sevilen, dürüst, saygın bir iş adamıydı. İşine son derece önem verir, yalan ve hileden uzak dururdu. Müşterisine malı kararlaştırdıkları günde teslim eder, geciktirmezdi. Borcuna son derece sadıktı. Ama kendisine borcu olan müşterileri ondan ellerinin darda olduğunu söylediğinde hiç çekinmeden ödeme süresini uzatırdı. Yüreği sevgi ve şefkatle doluydu iyilik ve hoş görüsünü herkese gösterirdi. Darda kalan, sıkıntısı olan kendisine gelir ve yardım isterdi. Geleni boş çevirdiği de şimdiye kadar hiç görülmemişti. Allah da onun bu cömert ve yardımsever davranışına karşılık malını bereketlendirmiş, çoğaltmıştı.
Ahmet Bey’in br gün bir miktar paraya ihtiyacı oldu. Yurt dışından bazı yeni ürünler satın almıştı ve ilk tesliminatın yapılması için satıcı şirkete gidip ilk ödemeyi yapması gerekiyordu. Tanıdık bir esnafa durumu anlattı ve bir miktar borç istedi. Esnaf arkadaşı borç vermeyi kabul etti ancak Ahmet Beyden borç için bir şahit getirip getiremeyeceğini sordu. Ahmet Bey “Şahit olarak Allah yeter. Başka şahide ne gerek var.” Dedi.
Esnaf arkadaşı:
“Peki, bir kefil getirebilir misin?” diye sordu.
Ahmet bey yine
“Kefil olarak Allah yeter. Başka kefile ne gerek var.” Dedi.
Arkadaşı ona hak vermişti.
“Evet haklısın. Her şeyi gören ve bilen Allah’tan daha iyi şahit ve kefil mi var? Sana istediğin parayı vereceğim.” Dedi.
Ahmet Bey dürüstlüğü ve saygınlığı sayesinde ihtiyacı olan parayı bulmakta hiç zorlanmamıştı. Arkadaşıyla parayı geri ödeme süresini belirlediler. Adam kasasından çıkardı ve verdi.
Ertesi gün Ahmet Bey yolculuk için hazırlıklarını tamamladı ve ilk gemi ile yola çıktı. İki gün sonra ulaştığı yerde mal aldığı firmaya giderek ödemesini gerçekleştirdi. Ayrıca yeni ürünleri inceledi ve farklı siparişler daha verdi. Bu sürede kendi ürünlerini de bu şehirde sattı ve alacaklarını tahsil etti.
Bu şehirde on gün geçirdikten sonra limana giderek kendi yaşadığı yere ulaşmak için bir gemi aradı. Ancak iki gün önce gerçekleşen bir kaza nedeni ile o bölgeye giden bir gemi yoktu. Bir sonraki seferin ne zaman olacağı ise belirsizdi. Günlerce limanda bekledi ama bir çözüm yolu bulamadı.
Bu arada arkadaşından aldığı borç aklına geliyor ve ona ödemesini yapmak için geç kalacağını düşünüyordu. Memleketine zamanında ulaşamayacağını anlayınca borcuna kefil yaptığı Allah’a havale etmeye karar verdi. Büyükçe bir kütük buldu ve parayı o kütüğün içine oyarak oraya yerleştirdi. Ardından da esnaf arkadaşına içinde olduğu durumu anlatan bir mektup yazdı ve mektubu da paranın yanına koydu. Kütüğü sahile getirdi ve ellerini semaya açarak Allah’a dua etti. Uzun uzun edilen duaların ardından kütüğü denize bıraktı ve gözden kayboluncaya kadar onu izledi.
Diğer tarafta arkadaşı da Ahmet Bey’in hala şehre dönmemiş olduğunu düşünüyor ve paranın ödeme gününün yaklaşmış olması nedeniyle tedirginlik hissediyordu. Ahmet Bey’in gittiği yerden gelen gemi var mı diye her gün limana gitmiş ancak bir türlü olumlu bir cevap alamamıştı.
Ertesi gün borcun vadesi doluyordu. Bir müddettir yaşanan olaylardan dolayı da artık paraya kendisinin ihtiyacı vardı.
Sabah olunca yine önce limana gitti ve gelen gemilere baktı. Hala Ahmet Bey’in gittiği ülkeden gelmiş olan bir gemi yoktu. Üzüntüyle limandan ayrıldı ve sahil boyunca yürümeye başladı. O sırada deniz kenarında büyükçe bir kütük gördü ve hiç değilse o kütükten bir miktar odun çıkartmak amacıyla kütüğü evine taşıdı.
Evde kütüğü parçalarken içinde bir miktar para ve bir mektup olduğunu gördü. Parayı sayında kendi alacağı kadar olduğunu anladı. Heyecanla mektubu okumaya başladı. Mektupta Ahmet Bey’in durumu anlattığını ve dönemediği için parayı bu şekilde gönderdiğini gördü. Adam yaşadıklarına anlam veremiyor ancak Ahmet Bey’e güvenmekle yanlış yapmadığını bir kere daha görüyordu.
Günler sonra yolda Ahmet Bey ile karşılaştı. Ahmet bey sonunda bir gemi bulmuş ve ülkesine dönebilmiş ve borcunu ödemek için kendisini arıyordu. Adam şaşkınlıkla
“Sen bana daha önce bir kütük göndermiştin değil mi?” dedi.
Ahmet Bey,
“Evet, ben sana içinde bulunduğum durumu anlatan bir mektup ile birlikte borcum olan parayı sana bir kütük içerisinde göndermiştim. Öyle anlaşılıyor ki, sana ulaşmış.” Dedi.
Arkadaşı,
“Evet. Kütük içinde göndermiş olduğun parayı ve mektubu, şahidin ve kefilin olan Allah senin adına bana ulaştırdı. Allah’ı şahit ve kefil göstermekle çok iyi yapmışsın. O’ndan başka hiçbir kimse o parayı bana ulaştıramazdı. Ben alacağımı çoktan aldım. Sen şimdi getirdiğin bu parayı al. Güle güle harca. Benim senden alacağım yok.” Dedi.
Ahmet bey Allah’a hamd ve dualar ederek arkadaşının yanından ayrıldı.