Ehli Sünnet Vel cemaat Nedemektir?
İtikattaki doğruluğun ölçüsü nedir? Bu sorunun cevabını Allah- ü Teâlâ Hazretleri Bakara Suresi 137. ayeti kerimede veriyor;
“Eğer onlar sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak hidayete ermiş olurlar.” Bu ayeti kerimede Allah-ü Teâlâ’nın siz dediği şüphe yok ki Peygamberi- miz(sav‘) ve ashabıdır.
Yine bu soruya cevap teşkil edebilecek Peygamberimizin(sav‘) şu Hadis-i Şerifi vardır.
“Bu ümmet yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Bunlardan biri hariç diğerleri cehennemdedir. Bu fırka hangisidir diye sorulduğunda ise; Benim ve ashabımın bulunduğu itikad üzere bulunanlardır.”
Peygamber Efendimizin(s.a.v.) işaret ettiği bu fırkaya cehennemden kurtulan topluluk manasında Fırka-i Naciye denir. Bu fırka ayette zikredilen Ashab-ı Kiram’a itikad ve amel hususunda tabi olduğundan, kendisine Peygamberimiz (s a v ) ve ashabının takipçileri manasında “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” denilmiştir. İslâmiyet’in başlangıcından bu yana Müslümanların büyük çoğunluğu “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” yolunu takip etmişlerdir.
Peygamberimizin cehennemlik olarak nitelendirdiği fırkalara ise sapıtmış, yoldan çıkmış manasında “Fırka-ı Dâlle” denilir. Bunlar Ayet-i Kerime ve Hadis-i Şerifleri nefislerinin arzularına göre yorumlayıp Sahabe-i Kiram’ın yolundan ayrılan fırkalardır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat yolunun iki hak mezhebi vardır.
- Maturidi Mezhebi: (İmam Ebu Mansur Muhammed el- Maturidi; H. 280-333)
- Eş’ari Mezhebi: (İmam Ebul Haşan Aliyyül Eşâri; H. 260-324)
Bizim İtikatta mezhebimiz Maturidi mezhebidir.
Bu iki mezhep (imamı) arasındaki ihtilâflar, asli meselelerde değil fer’i meselelerdedir. Kaldı ki ihtilâfların çoğu ifade ediliş tarzından kaynaklanmaktadır.