Bir gün Peygamberimizin evine elinde kuru bir hurma dalını baston yapmış yaşlıca bir kadın geldi. Kadının, tek bir derdi vardı o da; peygamberimiz ile görüşmekti. Kapıdaki görevliler Peygamberimize bu durumu izah edince Allah’ın Resulü kadını içeri davet etmelerini söyledi.
İhtiyarlıktan eli ayağı titreyen, hurma dalından yapılmış bastona dayanarak zar zor yürüyebilen yaşlı kadın, Hz. Muhammed’in kapısından içeri girince Peygamberimiz onu hemen tanıdı ve ayağa kalktı. Altında bulunan hurma lifiyle dolu minderi göstererek büyük bir hürmetle yaşlı kadının oturmasını istedi.
Peygamberimiz bu kadına o kadar büyük bir hürmet gösterdi ki oradaki ahali o yaşlı teyzenin kim olduğunu çok merak etti. Yaşlı kadın oradan ayrılınca Peygamberimize şöyle sordular:
-Ey Allah’ın Resulü, bu kadın kimdi ki, onu görünce hemen ayağa kalktınız hatta ona oturduğunuz minderi verecek kadar ilgi gösterdiniz?
Peygamberimiz kendisine sorulan bu soruya tek bir cümle ile cevap verdi.
– Bu gördüğünüz hanım, eşim Hatice’nin dostlarındandı.
Peki, Hz. Hatice’nin nasıl bir özelliği vardı ki Peygamber efendimiz onun ölümünden sonra bile sırf onun dostu diye yaşlı bir kadına hürmet gösteriyordu. Hatta öyle ki kendi minderini bile o yaşlı kadına verecek kadar saygı gösteriyordu.
Bu hürmetin nedenini anlamak için Hz. Ayşe’den rivayet edilen bir hadis-i Şerife bakalım;
Efendimiz bir sohbetinde Hz. Hatice’nin hatıralarından bahsedip onu uzun uzun konuşarak yâd edince Hz. Ayşe peygamberimize şöyle sordu.
-Ey Allah’ın Resulü yıllar önce vefat etmiş gitmiş bir yaşlı kadını bu derece hatırlayıp yâd etmenizde nasıl bir hikmet vardır? Yüce Allah size o yaşlı kadından daha genç ve daha güzel bir eş vermiş. Hal böyleyken bu hürmetin nasıl bir manası vardır? deyince peygamberimiz şu yanıtı verdi.
“-Ey Ayşe! Hatice’yi yıllar geçmiş olmasına rağmen unutamayışım onun dış görüntüsüyle ilgili değildir. Muhakkak ki etrafımdakiler bana yalancı deyip bana inanmadığı zaman; Hatice bana ‘sen söylüyorsan doğrudur, ben sana inanırım, sakın çekinme’ derdi. Herkes beni delilikle suçlayıp reddettiği halde Hatice bana inandı ve beni tasdik etti.
İnsanlar benden her şeyini saklarken; o bana bütün malını mülkünü hediye ederek ‘bunların hepsi senin, dilediğin gibi harca.’ dedi.
Herkes bana sırtını döndüğü zaman ben yapayalnız kalmıştım ama Hatice benden vazgeçmedi ve bana ’ üzülme muhakkak ki bunların hepsi geçicidir, ileride bu zorluklar geçecektir.’ Dedi.
İşte ben bu yüzden, Hatice’yi bana yaptığı bu fedakârlıklar sebebiyle unutmuyorum ve onun hürmetine dostlarına da saygı gösteriyorum.”
İşte bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere Peygamber Efendimiz (sav) kendisine yapılan iyilikleri unutmayan vefalı bir eşti.