Dini Konular

İman Nedir?

İman Nedir?
Written by admin

İman nedir?

İman, sözlük anlamıyla, hiç tereddüt etmeden bir şeye kesin olarak inanmak, bir hükmü tasdik etmek; haberi ve haber verenin doğruluğunda şüpheye düşmemektir.

Dinî anlamıyla da iman, Allah’ın varlık ve birliğine, Hz. Muhammed’in (a.s.m.) O’nun peygamberi olduğuna ve peygamber olarak insanlara getir­diği şeylerin hak ve doğru olduğuna tereddütsüz inanmak, tasdik etmek, kabul etmektir.

İnsan, iman ve hidayete kendi iradesini kullanarak talip olacaktır. Bu is­teği üzerine de Cenab-ı Hak isterse kuluna imanı bir lütuf olarak ihsan ede­cektir. Buna göre Sadeddin-i Taftazânî imanı şöyle tarif eder:

“İman, Cenab-ı Hakk’m istediği kulunun kalbine, o kulun cüz’i iradesini kullandıktan sonra koymuş olduğu nurdur.”28

İcmali iman, tafsili iman

İcmali iman: Peygamberimizin Allah tarafından tebliğ etmiş olduğu şeylerin hepsine birden inanmaya icmali iman denir. Kelime-i Tevhid, ic­mali imanı anlatan bir cümledir. Yani, la ilahe illallah Muhammedü’r- Resulullah (Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed (a.s.m.) Allah’ın pey­gamberidir)” diyen bir insan dinin ayrıntılarına girmeden kısaca, topluca ve öz bir şekilde inandığı için iman dairesine girmiş olur.

İcmali imanla iman etmiş olan bir insan, Allah’ın varlığına, birliğine, Peygamberimizin hak peygamber olduğuna inanmış ve onun getirdikleri­nin doğruluğunu gönülden tasdik etmiş ve itiraf etmiş sayılır. Fakat bir in­san için bu kadar bir itikat kâfi gelmez, icmali iman, muazzam bir sarayın kapısından içeri adım atmak gibidir. Sadece kapıdan içeri girmek sarayı ta­nımaya yeterli gelmez.

Tafsili iman: Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.m.) Allah tarafın­dan tebliğ ettiği hüküm ve esasların her birini ayrı ayrı öğrenip, hak olduk­larını tasdik edip inanmaktır. Başka bir ifadeyle altı iman esası başta olmak üzere dinen farz, vacip, helal ve haram sayılan hususları bütün ayrıntılarıy­la bilip inanmaktır.

Evet, “Allah’ı bilmek, bütün kâinatı kuşatan Rububiyetine ve zerreler­den yıldızlara kadar küçük büyük her şey O’nun tasarrufunda, kudret ve iradesiyle olduğuna kesin olarak iman etmek ve mülkünde hiçbir ortağı olmadığına ve La ilahe illallah kelime-i kudsiyesine, hakikatlerine inan­mak, kalben tasdik etmekle olur.

Yoksa ‘bir Allah var’ deyip bütün mülkünü esbaba ve tabiata taksim et­mek ve onlara isnat etmek, hatta hadsiz şerikleri hükmünde esbabı merci tanımak ve her şeyin yanında hazır, irade ve ilmini bilmemek ve şiddetli emirlerini tanımamak ve sıfatlarını ve gönderdiği elçilerini, peygamberle­rini bilmemek, elbette hiçbir cihette Allah’a iman hakikati onda yoktur.

Evet, inkâr etmemek başkadır, iman etmek bütün bütün başkadır. Evet, kâinatta hiçbir akıl sahibi, kâinatın bütün parçaları kadar şahitleri bulunan Yüce Yaratıcıyı inkâr edemez. Etse, bütün kâinat onu yalanlayacağı için su­sar, lakayt kalır. Fakat O’na iman etmek, Kur’an’m ders verdiği gibi, O Ya­ratıcıyı sıfatlarıyla, isimleriyle, bütün kâinatın şahitliğine dayanarak kalben tasdik etmek ve elçileriyle gönderdiği emirleri tanımak; günah işlediği ve emre aykırı davrandığı vakit, kalben pişmanlık duymak ve tevbe etmek iledir. Yoksa büyük günahları serbest işleyip istiğfar etmemek ve aldırma­mak, o imandan hissesi olmadığına delildir.”29

Görüldüğü gibi iman gerçeği, sadece icmali ve taklidi bir tasdikten iba­ret değildir. İmanm pek çok dereceleri ve gelişmesine göre mertebeleri var­dır.

Mesela bir hurma çekirdeği büyüyüp ağaç olup meyve verinceye kadar nasıl bir gelişme gösteriyorsa ve elimizdeki aynaya yansıyan güneşin gö­rüntüsüyle gerçek güneş arasında ne kadar derece varsa imanda da o şekil­de bir gelişme ve mertebe söz konusudur. İmandaki bu gelişme insanın iman derecesine göre değişir. Bu özelliğinden dolayıdır ki Peygamber Efen­dimiz bir hadis-i şerifte “İman yetmiş küsur şubedir”30 buyurarak bu gerçe­ği ifade etmiştir. Bir başka hadiste de “İmanın en üstünü, nerde olursan ol, Allah’ın seninle beraber olduğuna inanmandır” buyurarak mükemmel imanın derecesini göstermiştir.

İmandaki bu mertebe Cenab-ı Hakk’ı tanımakla, O’nun marifetine giden yolda bulunmakla bir çeşit daimi huzur kazanmaktır.

Emirdağ Lahikası, 261-262.

İşârâtü’l-İcâz, s. 69.

3 Comments

  • İman kadar güzel birşey yoktur çok güzel yazmışsınız allah razı olsun

  • İman kelimesini kavrayabilmek için hakikaten iman etmek lazim. Çok güzel bir paylaşım olmuş yüreğinize sağlık