Kasko bir çeşit araba sigortasıdır. Kişinin aracının herhangi bir sebepten dolayı zarar görmesi durumlarında sigorta şirketi tarafından tazminat ödenmesi mantığında gelişen bir sistemdir. Sigorta şirketleri arabanın kaza yapmasının yanı sıra sel, hırsızlık, terör saldırısı, çalınması kundaklanması gibi durumlarda da tazminat ödemeyi taahhüt eder. Eğer kazada araba pert olmuşsa bu sefer şirket, ödediğiniz kasko ücretinin kat kat üstünde bir tazminat verirken kazaya karışan diğer arabaya hiçbir şekilde ödeme yapmaz.
Bu bilgilerden anlaşılacağı üzere araba sahipleri yıl içerisinde araçlarının kazaya karışma ihtimali yüzünden kasko yaptırırlar. Eğer herhangi bir kazaya karışırsa sigorta şirketi tarafından mağdur edilmez ve bazı durumlarda yatırdığı kaskonun çok üstünde bir tazminat alır. Ama eğer bir yıl içerisinde herhangi bir kazaya karışmazsa ödediği para sigorta şirketine kalır. Bu durumda kişi hiçbir hak iddia edemez. Bu karşılıklı bir anlaşma gibi görünse de taraflar arasında ne kadar para ödeneceği en baştan belirlenemiyor. Kişinin ödeyeceği kasko ücreti belli olsa da alacağı ücret kaza yapıp yapmayacağına bağlı oluyor. İşte bu durumdaki belirsizlik kaskonun İslami kurallara uyup uymadığı konusunda kafalarda soru işareti bırakıyor.
Kasko caiz midir?
Kaskonun bir akit türü olduğunu düşünecek olursak; dinimize göre bir akdin geçerli olabilmesi için belli şartları taşıyor olması önemlidir. Öncelikle o akde, kumar hile, faiz, zorlama, belirsizlik gibi durumların bulaşmaması gerekir.
Kasko bir sigorta çeşididir ve sigorta şirketleri yardım amaçlı değil kar amaçlı kurulmuş şirketlerdir. Birçok İslam âlimi kasko gibi uygulamalara temkinli bakarken birçok İslam âlimi de kesinlikle haram olduğu görüşünü savunmaktadır. Buna gerekçe olarak da sigorta şirketlerinin uygulamalarını, kumar, haksız kazanç ve faizli işlem olarak görmelerini sıralayabiliriz. Ayrıca sigorta şirketleri, kişilerin mallarını korumayı vaat edip primler alıp o primleri faizli işlem gören bankalarda nemalandırarak kullandıkları için kasko yaptırmak kesinlikle doğru karşılamamaktadırlar.
Konuyu daha da açacak olursak; İslam âlimlerine göre kasko yaptırmak, kumar, piyango ya da müşterek bir bahse benzediği ve belirsizlik taşıdığı için haksız kazanç ve aldatmaca gibi İslam’ın asla kabul etmeyeceği durumlara açıktır. Nisa suresi 29. ayette Rabbimiz:
“Ey iman edenler, mallarınızı, aranızda batıl sebeplerle yemeyin. Ancak birbirinizden hoşnut olarak ticaret yolu ile olmak başka.’’
Diye buyurmuştur. Bu ve buna benzer birçok ayeti delil olarak gösteren fıkıh uzmanları ticari anlaşmalarda haksız kazanç sağlamanın haram olduğunu savunmaktadır. Çünkü malınıza kasko yaptırırken, belirli bir miktar ödeme yapıyorsunuz. Sizinle birlikte binlerce kişi aynı sebepten dolayı sigorta şirketine ödeme yapıyor. Eğer aracınız kaza yaparsa siz şirketten ödeme talep ettiğinizde sizinle birlikte ödeme yapan diğer kişilerin primlerini birleştirerek size tazminat olarak ödeniyor. Fakat böyle bir kaza durumu olmazsa ödediğiniz primler şirkete kalıyor. Dolayısı ile ortada çok büyük bir haksız kazanç olduğunu görebiliriz. Buradan da anlaşılacağı üzere; tek maddi kaybı olmayan taraf sigorta şirketinin kendisidir.