Bir mezarlıkta karınca olma olasılığı, diğer herhangi bir yerde karınca olma olasılığına benzerdir. Karıncalar genellikle yiyecek ve su bulabilecekleri yerleri tercih ederler, bu nedenle mezarlıklarda da karıncaların olma ihtimali vardır. Mezarlıklarda, toprağın sık sık kazılması ve çeşitli bitkilerin yetiştirilmesi gibi faktörler de karıncaların orada yaşamasına yardımcı olabilir.
Hz. Peygamber (s.a.s) bir kabristanda bulunan iki kabir sahibinin azab içinde olduğuna vakıf olmuş; etraftakilerden yapraksız taze bir hurma dalı isteyerek, ikiye bölmüş ve her birini bir kabrin başına dikmiştir.
“Ya Rasûlallah, bunu niçin yaptın? diye sorulduğu zaman, Hz. Peygamber şöyle cevap vermiştir: “Umulur ki bunlar yaş kaldıkları sürece (azabları) hafifler” şeklinde cevap vermişlerdir (Buhârî, Vudü, 55).
Dinimiz mezarlıklara önem vermiş ancak mezar yerlerinin gereğinden fazla kutsallık kazanmasını istememiştir. Buna en iyi örnek sahabe-i kiramın mezarlarıdır. Kutsal görevini yerine getirmek için Mekke’ye giden hacılar oradaki sahabe mezarlarının ne kadar sade olduğunu kendi gözleri ile görmekte ve ülkemizde mezarlıklara yapılan aşırı ihtimamın da farkına varmaktadır.
Dini hayatımızı düzgün yaşamak için edindiğimiz bilgilerin doğruluğunu kontrol etmeli ve manevi alanda hangi kaynaklardan beslenmemiz gerektiğini baştan belirlemeliyiz.
Birçok insanın sevdiklerinin mezarını ziyaret ettiğinde gördüğü karıncalar ve karınca yuvaları nedeniyle karmaşa yaşaması normal olsa da kabir çevresinin gerek toprak gerekse nem yapısı nedeni ile bu tarz canlılara doğal olarak ev sahipliği yapabileceğini aklımızda tutalım
Hz. Peygamber (s.a.s), Medine’de vefat eden ilk Muhacir oları Osman b. Maz’un’un kabri başına, kabrin tanınması için bir taş koymuştu. İslâm alimleri, Hz. Peygamber’in bu davranışını esas alarak mezara bir taş konabileceğini ve bu taşa yalnızca isim ve ölüm tarihinin yazılmasının yeterli olacağını belirtmişlerdir (Sünen-i Tirmizi, Terc. O. Zeki Mollamehmedoğlu, II, 236).