4 Büyük Mezhep Hangileridir?
Bu tercih ve taraftarlık zamanla yerini “gidilen yol” manasına gelen “mezhep”lere terk etti. O dönem başta hadis ve tefsir olmak üzere birçok İslâmî ilimlerin okunduğu verimli bir ortamdı. Müçtehit derecesinde çok sayıda âlim mevcuttu. Her müçtehidin görüş ve fetvasını kabul eden ve tâbi olan insanlar bulunduğundan neticede her imam bir mezhebin temsilcisi olarak kabul edildi. Bu durum, sonunda yüzlerce mezhebin ortaya çıkmasına vesile oldu. Zaman geçtikçe mezhep imamı durumunda olan âlimlerin çoğu kendilerinden daha âlim gördükleri veya aynı meselede, aynı içtihatta birleştikleri imamların mezhebine girdiler. Zaten mezhep sahibi müçtehit- lerden hiçbirisi, “Biz bir mezhep kurduk, bize uyunuz, bizim mezhebimizi kabul ediniz, o mezhebi benim ismimle söyleyiniz” diye bir davet ve telkinde de bulunmamıştır. Onlar sadece meclislerine gelen kimselere dinî ilimleri öğretiyor, kendilerine gelen meselelere hal çareleri aramaya çalışıyorlardı. Bir meselenin dinî hükmü kendilerinden sorulduğu zaman onu açıklıyorlardı. Bu imamlardan ders alan talebeler; söz ve içtihatlarını kabul eden âlimler ve halk kendilerine tabi oluyordu. Böylece bunların sözleri ve içtihatları bir mezhep şekline geliyordu.
Çünkü bu âlimler içtihat yaparken nefsî görüşten tamamen uzak bulunuyorlardı. İlmî gurur ve bağnazlık onlarda mevcut değildi. Hakkı, doğruyu ve güzeli nerede bulsalar kabul ediyorlardı.
Müçtehitlerin yapmış oldukları içtihatların bir mezhep haline gelip yayılmasında talebelerinin büyük gayreti oluyordu. Bundan dolayı bazı imamların talebeleri hocalarının içtihatlarını düzenleyip belli bir sıraya koyup bir sistem haline getirirken, pek çoğu bu meselede aynı başarıyı gösteremedi.
İlk başta oluşan birçok mezhep, talebe ve o mezhebe bağlı olanların azalması sonunda hayata geçmedi, kitap sayfalarında kaldı. Bugün Ehl-i Sünnet mezhepleri içinde dört mezhep yaşamaktadır. İmam Ebu Hanife ve Hanefi Mezhebi, İmam Mâlik ve Mâliki Mezhebi, İmam Şafiî ve Şafiî Mezhebi, İmam Ahmed bin Hanbel ve Hanbelî Mezhebi.