Namaza ne kadar ihtiyacımız var?
İnsan ruhunun ve kalbinin namaza şiddetle ihtiyacı vardır. Çünkü insan kalbi Allah’ı sevmek için yaratılmıştır. Nasıl maddî hayatımızın devamı için her gün ekmek ve suya ihtiyaç duyuyorsak, ruh ve kalbimizin hayatiyeti için de namaza muhtacız. Bu hakikati Bediüzzaman Said Nursî şöyle izah etmektedir:
“Nihayetsiz teessürat ve elemlere maruz ve müptela ve nihayetsiz telezzüzat ve emellere meftun ve pür sevda bir kalbin kut ve kuvveti, her şeye kadir bir Rahim-i Kerim’in kapısını niyaz ile çalmakla elde edilebilir. Evet, şu fâni dünyada, kemal-i süratle vaveylayı firakı koparan giden, ekser mevcudatla alakadar bir ruhun âb-ı hayatı ise her şeye bedel bir Mabud-u Baki’nin, bir Mahbub-u Sermedi’nin çeşme-i rahmetine namaz ile teveccüh etmekle içilebilir.”144
Çünkü namaz insana asıl vazifesini ve bu dünyada bulunuş maksadını günde beş defa hatırlatan bir ibadettir.
Bu ibadet sayesinde insan Yaratıcısını uzun süre unutup O’ndan gafil olamaz. Kısa süreler hâlinde gaflete düşse bile bu hal minarelerden yükselen bir ezan sesiyle sona eriverir. Bu itibarla, fâni sevgililerin ve geçici lezzetlerin insan kalbini istilasına, namaz kılmak vasıtasıyla engel olmak hayli kolaylaşır. Hele bir de namazın ruh ve manasını kavrayıp onun insanı sonsuz âlemlerin manevî lezzetlerine boğan zevkine erişildi mi artık fâni dünyanın insanı aldatması büsbütün zorlaşır. Bunun tabii bir neticesi olarak fâni sevgililerin ayrılıklarından doğan elemler insan kalbini fazla yaralamaz. Çünkü insan namazda tükenmeyen bir sevgiye erişmiş ve sonsuz bir teselliye kavuşmuştur.
Elbette ki böyle bir insan fâni dünyanın beş para kıymeti olmayan meseleleri için günahlara ve kısır çekişmelere tenezzül etmez. Çünkü her gün beş defa Allah’ın huzuruna çıkıp ruhlar âleminde iken verdiği sözü tutmaktaki kararlılığını namazla dile getirmektedir. Böylece namaz vasıtasıyla devamlı olarak kendisini kontrolden geçirmekte, fiillerini ve yaşayışını hesaba çekmekte ve iç dünyasmı temizlemektedir.
Resulullah’m (a.s.m.) “Gözümün nuru olarak” vasıflandırdığı namazın bu bakımdan taşıdığı ehemmiyet bir başka hadis-i şerifte şöyle dile getirilmektedir:
“Cenab-ı Hak günde beş vakit namazı farz kılmıştır. Kim güzelce abdest alır, namazlarını vakti vaktinde şartlarına ve adabına dikkat ederek kılarsa Allah’ın o kimseyi affedeceğine dair vaadi vardır. Bunları yapmayan kişiye Allah’ın bir vaadi yoktur. Dilerse affeder, dilerse de cezalandırır.”145