Sargı ve yara üzerine mesh nasıl edilir?
Herhangi bir sebeple yaralanan, sakatlanan veya kırılan bir azayı abdest alırken veya guslederken mutlak surette yıkamak gerekmez. Bu gibi zarurî hallerde istifade edilebilecek birtakım kolaylıklar vardır. Bu mevzudaki rahatlatıcı kolaylık bizzat Peygamberimizin (a.s.m.) şahsında görülmektedir
Peygamber Efendimiz, Uhud Savaşı’nda müşrikler tarafından yaralandığında abdest alırken, yarasının sargısı üzerine mesh etmişlerdir. Yine Hz. Ali’nin (r.a.) Hayber Savaşı’nda bileği kırılıp üzeri sarıldıktan sonra da sargının üzerini yıkamak yerine mesh etmesini emretmiştir.
İşte vücudunun bir tarafında yara veya çıban bulunan yahut bir kaza sonucu yaralanan, bir azası kırılan, çıkan kimse abdest veya guslederken şu şekilde davranır: Şayet yaralanan veya kırılan kısım suyla yıkandığı yahut ıslak elle mesh edildiği takdirde zarar görecek veya iyileşmesi gecikecekse üzerinde bulunan sargıya mesh eder. Sargının üzerini mesh etmek de mümkün olmaz, yaraya zarar verecek olursa meshi de terk eder. Yıkayabileceği diğer uzuvlarını yıkar. Böylece abdest ve guslü tamamlanmış sayılır.
Yaranın üzerinde bulunan sargının veya yara bandının tamamını mesh etmek gerekmez. Çoğunu mesh etmek yeterlidir. Sargının sağlam yerleri kaplamış olmasının bir mahzuru yoktur. Yani yaralı bölge sarılırken bir miktar da sağlam yerin sarılmış olması meshe zarar vermez. Eğer sargıyı çözüp veya bir miktar açıp sağlam yerleri yıkamak, mesh etmek mümkün olmazsa sargının üzerine yapılan mesh bütün azayı yıkama yerine geçer.
Böyle bir sargının mestlerde olduğu gibi abdestli iken sarılma şartı da yoktur. Mesela gusül gerektirecek bir halde iken bir kaza geçirip ayağı kırılan veya yaralanan kimse yaralı kısım sarıldıktan sonra gusledeceği zaman vücudunun sağlam yerini yıkar, sargılı bölgeyi de mesh ederek guslünü tamamlamış olur. Vücudunun bir tarafı sargılı veya alçılı olan kimsede guslü gerektirecek bir durum meydana gelirse o da yine sağlam yerlerini yıkar, sargılı kısmı mesh eder.